Panik Bozukluklar (Panik Atak)
Panik ataklar, genellikle, eğer bir kezden fazla tekrarlarsa ve aşağıdaki semptomlardan en az dördünü içerirlerse panik bozukluğun bir bölümü olarak sınıflandırılırlar:
-
– Terleme,
-
– Nefes darlığı,
-
– Kalp sıkışması veya çarpıntısı,
-
– Göğüs ağrısı,
-
– Dengesizlik hissi,
-
– Boğulma hissi,
-
– Uyuşma veya karıncalanma hissi,
-
– Üşüme, titreme veya ateş basması,
-
– Bayılma veya bayılma hissi,
-
– Titreme veya sarsılma,
-
– Bulantı veya karın ağrıları,
-
– Kendini rüyada veya gerçeklikten tüm bağları kopmuş hissetmek,
-
– Kontrolünü kaybetme, delirme veya ölme korkusu duymak.
Başıboş Denetimsiz Panik: 3 Tehlike
Panik ataklar, insanları tıbbi yardım aramak üzere en çok harekete geçiren psikolojik olaylardır. Ancak hastaya, hiçbir sorun olmadığı ya da sorunun psikiyatrik olduğu söylendiğinde hasta düş kırıklığına ve hüsrana uğrayabilir veya utanç duyabilir ve bu nedenlerle daha fazla yardım istemeyebilir. Bunun da 3 ciddi sonucu olabilir:
Bu durumu tetikleyen şey panik atak geçirme ihtimalinin düşünülmesidir. Bu durum geliştiğinde beklentisel anksiyete, hastanın ataklara toplum içinde katlanmak yerine hiçbir kurtulma şansının olmadığı ve bir yardım görme ihtimalinin çok zayıf olduğu yalnız ve tek başına bir şekilde katlanmayı tercih ederek inzivaya çekilmesine ve toplumdan uzaklaşmasına sebep olabilir.
2. Kaçınma
Panik atak hastaları parka gitmek, araba kullanmak, asansöre binmek veya korkutucu bedensel hislere sebep olan herhangi bir şeyi yapmak gibi panik atakları tetikler görünen etkinliklerden uzaklaşabilirler, kaçınırlar. Atak gelmesi ve kontrolünü kaybetme korkusuna karşı kaçınma, geçici bir süreliğine işe yarasa da normal yaşamayı neredeyse imkansız kılar. Ayrıca atakların tekrar oluşmasını da engellemez.
Çoğunlukla panik bozuklukla birlikte olan agorafobi, bir panik atak yaşanması halinde kaçmanın zor olabileceği veya yardım sağlanamayabileceği durumlarda veya yerlerde bulunma korkusudur. Agorafobi fobik kaçınmanın ağır bir biçimidir ve panik bozukluğu olanlarda halka açık yerlere çıkmaktan, sinema ve tiyatro gibi kalabalık yerlere gitmekten, otobüs ve uçak gibi araçlarla seyahat etmekten, asansörlere binmekten kaçınmalarına neden olur. Bu şekil o kadar ilerleyebilir ki hasta evinden dışarı çıkamayacak hale gelebilir.
İnsidans ve Sıklık
Kadınlarda panik bozukluk erkeklerden yaklaşık iki katı daha fazla görülmektedir ancak farklı etnik, ekonomik ve yerleşim bölgeleri açısından insanlarda panik bozukluk görülmesi sıklığında hiçbir fark görülmemektedir. Panik bozukluk tipik olarak hastaların yirmili yaşlarında başlar ve bazen ilk panik atağı tetikleyebilecek örneğin bir ebeveynin ölümü gibi stres yaratan bir olayın ardından ortaya çıkar. Ancak bir çok vakada, hastaların büyük bir kısmı ilk panik ataklarını hayatlarındaki herhangi özel bir olayla ilişkilendiremezler.
Panik bozukluğu olan kişilerde iki ana tedavi seçeneği bulunmaktadır: ilaç tedavisi ve bilişsel-davranışçı terapi. Bu her iki tedavinin de iyi başarı oranları vardır, aynı derecede etkilidirler ve hastanın tercihi temel alınarak tercih yapılabilmektedir.
-
Öğrenme: Bu ilk aşamada terapist hastaya hastalığını açıklar, anlatır, semptomlarını tanımasını öğretir ve tedavinin anahatlarını anlatır.
-
İzleme: Hastalar panik ataklarını izlemek ve anksiyete yaratan durumları kaydetmek için bir günlük tutarlar.
-
Nefes alma: Terapist panik atağın sebep olduğu fiziksel tepkilerle mücadele etmesi için nefes almayı gevşetici tekniklerini öğretir.
-
Yeniden düşünme: Terapist hastaya fiziksel semptomlarını yorumlarken felaketten gerçekçi bir düzeye doğru değiştirmesi için yardım eder.
-
Maruz kalma: Terapist, hastanın, korkutucu fiziksel duyular uyandıran durumlarla giderek artan yoğunluk seviyelerinde yüzyüze gelmesine, karşılaşmasına yardım eder.